Çizgi Roman

The Killing Joke: Joker’in Karanlık Kökeni ve Akıl Çizgisinin Yok Oluşu

DC evreninde hatta çizgi roman dünyasında kötü karakter denilince akla gelen ilk karakter Joker’dir. Yazımıza biraz iddalı giriş yaptık fakat Joker kadar akıllarda iz bırakan kötü bir karakter oldukça azdır. Deliliğiyle zekanın, trajediyle mizahın ince çizgisinde duran bir karakterden bahsediyoruz. Joker’i bir çok seride gördük. Fakat orjin diyebileceğimiz hikayesi şüphesiz ki 1988 yılında Alan Moore taarafından yazılan ve Brian Bolland’ın çarpıcı çizimleriyle hayat bulan The Killing Joke’dur. The Killing Joke bir çizgi romanın okuyucuyu etkilemesi için bir sürü fasikülle gerekli olmadığının en iyi örneğidir. Olabildiğince az fasikülde okuyucuya hikayeyi bu kadar başarılı aktarabilen çizgi roman oldukça azdır.

Joker’in Kökeni: Bir Gün Herkes Delirebilir

The Killing Joke, DC tarihinde yıllar geçsede yerini başarıyla koruyacak bir eserdir. Çünkü Joker’e olası bir geçmiş sunar. Geçmişinde başarısız bir komedyen olan, yoksulluk içinde cebelleşen Joker, hamile eşini geçindirmekte zorlanan bir adamdır. Joker’in haline okuyucu olarak üzülürüz. Yoksulluk içinde bile olsa hamile eşinin ona olan sevgisi ve inancı herkesin arayacağı bir eş profilidir.

Joker, yoksulluğa ve içinde bulunduğu duruma isyan ederek bir suç çetesine katılır. Amacı kısa yoldan zengin olmaktır. Bu zenginlik; yatlar katlar, lüks ve şatafat için değildir. Eşinin ve doğacak çocuğuna daha iyi bir hayat sunmak isteyen bir adamın arzuladığı zengilinliktir.

Joker için işler pek iyi gitmez ve eşini kaybeder. Onun için artık suç işlemeye ihtiyacı kalmamıştır. Çünkü hayatının anlamını ve doğmamış çocuğunu kaybetmiştir. Fakat içine girdiği suç çetesi Joker’i kolay kolay bırakma taraftarı değildir. Onu hırsızlık için zorlarlar ve Joker’in Joker olacağı yere doğru yol alırlar; Ace Chemicals. Burada Batman’in ile karşılaşan çete kaçmaya çalışır. Joker ise kovalama sırasında içerisi asit dolu bir tanka düşer. Sonuç; yüz yanıkları, akıl sağığının kaybı ve bildiğimiz Joker’in doğuşu.

Yazar Alan Moore, Joker’in deliliğini tek bir cümlede çok güzel özetler: “ Bazen sadece tek bir kötü gün yeter”. Basit bir cümle gibi gözükse de üstüne baya düşünülüp, analiz kasılabilecek bir söz. The Killing Joke’un temel felsefeside bu sözdür. Joker’e göre deliliği her insan içerisinde barındırır. Ve doğru koşullar oluştuktan sonra herkes çizgiyi aşabilir.

🦇 Batman ve Joker: Aynı Madalyonun İki Yüzü

The Killing Joke, klasik iyi kahraman kötü karakter hikayesinin ötesine geçer. Joker, Batman’e kendi deliliğini kanıtlamaya çalışır. Tek bir kötü günün sınırı aşmak için yeteceğini görmesini ister. Batman ise Joker’e bunun gerçek olmadığını, tercihlerin önemini göstermek ister. Joker’in geri dönülemez durumda olduğunu kabul etmek istemez. Sonuçta ikisi de benzer travmatik geçmişe sahiptirler. Batman küçük yaşta annesi ve babasını gözlerinin önünde sokakta kaybetmiştir. Fakat o kötü bir karakter olmaktansa, adaleti tercih etmiş ve kötülükle savaşmıştır.

Çizgi romanın sonunda Joker’in anlattığı “iki dei” fıkrası ve panelleri ise çizgi roman dünyasında unutulmayacak sahnelerden biridir. Hep ciddiyet ve asabi bir yüz ifadesine alışık olduğumuz Batman’in bile bu sahnede Joker ile kahkaha attığını görürüz.

💥 Barbara Gordon’un Trajedisi

The Killing Joke’da yanan sadece Komiser Gordon olmamıştır. Esasında Barbara Gordon ( Batgirl)’ün hayatındaki en travmatik olayı görürüz. Joker, Batman’i delirtmek için Komiser Gordon’u hedef alır. Evinin kapısı çalınan Barbara Gordon, kapısını açar ve beklemediği bir süpriz ile karşılaşır. Joker tarafından vurulur. Yıllardır tartışılan ama net olarak cevaplanmayan şey ise; Joker’in Barbara’yı vurduktan sonra onun fotoğraflarını çekmesi. Ve Barbara’ya sanki cinsel saldırı da bulunuyormuş imasının yapılması.

Yazar Moore; konu hakkında DC’nin izin verdiği kadarıyla sınırları zorladığını daha önceleri dile getirmiştir. Joker bu fotoğrafları Komiser Gordon’a psikolojik işkence etmek için kullanır. Bu sahne yıllarca “ kadın karakterlerin erkek karakterlerin gelişimi için kurban edilmesi” konusunda tartışmanın merkezine alınır.

Barbara bu olanlardan sonra DC evreninden silinip gitmez. Bir dönem hayatına Oracle olarak devam eder.

🎨 Görsel Dil ve Ton

The Killing Joke’un başarısının altında Alan Moore’un yanı sıra Brian Bolland’dan bahsetmeden olmaz. Klasik alışılagelmiş çizgi roman estetiğini sinematografik derinlikle harmanlar. Çizgi roman boyunca karanlık bir ortamın içerisindeyizdir. Klostfobik sahneler, Joker’in dönüşümünde ki renk patlamaları, Barbara’nın tradejisinin okuyucuya başarılı bir şekilde geçirmesi. Çizgi roman boyunca kasveti okuyucuya başarılı bir şekide geçirir. Joker’in dönüş

🧠 Deliliğin Anatomisi

The Killing Joke, süper kahraman klişelerinden sıyrılan bir yapıttır. Çizgi roman okumayı sevmeyen kişilerin bile okuyarak zevk alabileceği bir eserdir. Ona bir Batman veya Joker çizgi romanı gibi bakmak büyük bir haksızlık olacaktır. Joker, dünyayı anlamsız görür; Batman ise bu anlamsız dünyaya bir anlam katmak ister. İkisi de yaşadıkları travmaların sonucunda hayatlarını farklı yerlere konumlandırmışlardır.

📚 Miras ve Etkisi

The Killing Joke, DC tarihinde hem sanatsa hem kültürel olarak bir dönüm noktası oldu.

1989 yılında Tim Burton’ın Batman filmi dahil olmak üzere bir çok yapım bu hikayeden esinlendiler. Joker (2019) filminde, Arthur Fleck’in geçmişinde benzer temaları gördük.

2016 yılında ise DC, hikayeyi birebir aktaran bir animasyon filmi yayınladı. Eğer çizgi romanı okumak istemiyorsanız bu animasyon filmini izleyebilirsiniz. Oldukça başarılı bir animasyon filmidir, aklınıza çocuklar için yaratılmış bir çizgi film gelmesin.

Peki ya hikayenin sonunda ne oldu ?

Batman son sahnede Joker’i öldürdü mü ? Yanıtını kimse bilmiyor. Joker’in dediği gibi; “Gerçeği bilmeek mi istiyorsun ? Hangisini tercih edersen o. “