Çizgi Roman

I Was A Fashion School Serial Killer

Herkese merhaba ! Bugün sizlerle Image Comics tarafından yayınlanmış I Was A Fashion School Serial Killer‘dan bahsetmek istiyorum. Bundan bir kaç ay önce 5 sayılık bir mini seri olacağı duyurusu yapılan çizgi romanı görünce konusu ilgimi çekmişti. Bir moda öğrencisi ve seri katillik. Açıklanan kapaklara da göz gezdirdiğimde ben bu çizgi romana kesinlikle abonelik başlatmam lazım demiştim. İnsanları öldürüyor, kanlarında banyo yapıyor ve derilerinden kıyafet. Biliyorum böyle bir şeyi okuyunca insan biraz tuhaf oluyor. Fakat bana gerçekte yaşamış seri katil hikayelerini anımsattığı için I Was A Fashion School Serial Killer‘a şans vermek istedim. Doug Wagner ve Daniel Hillyard tarafından çıkan bu beş sayılık çizgi romanımız, moda dünyasının parlak ışıkları arkasında ki çürümüş dünyaya farklı bir bakış açısı getiriyor. Bunu hem kara mizah ögeleriyle süslüyor hem de psikolojik korku tonlarıyla dengeliyor.

Cinayetle dikilmiş bir başarı hikâyesi

Serimizin ana kahramanı Rennie Bethary adında bir genç kadın. Kendisi modaya kafaya takmış hayalleri olan biri. Moda tasarımcısı onun hayatta ki en büyük amacı. Büyük bir moda okuluna girip sektöre atılmak isteyen biri. Fakat Rennie’nin bu hayalleri ne kadar kulağa masumane gelse de büyük bir sır saklıyor. Kendisi bir seri katil. Öldürdüğü kişilerin derilerinden kıyafetler tasarlıyor. Ve bu kıyafetlerle kısa sürede okulda ilgi odağı oluyor. Rennie kendi içerisine kapanık, arkadaş canlısı veya sosyal olmayan bir figür. İçinde ki duyguları bastırmaya çalışan ve zaman zaman bunu bastıramayan biri. Okula başladığı hiçte gönüllü olmamasına rağmen dışa dönük sosyal sınıf arkadaşı Justine ona musallat oluyor. Rennie’den vazgeçmemesi, onu arkadaşlığın ne olduğunu tattırması Rennie’nin daha önce hissetmediği duyguları hissetmesine sebep oluyor. Beraber yaşadıkları, Justine’in zorbalanması ve Rennie’nin tepkileri derken ikilinin arkadaşlığının hikayesine kısa sürede tanık olmaya başlıyoruz. Rennie her ne kadar kendisini birilerini öldürmede tutsa da bu sefer arkadaşına kötü davrananları hedef tahtasına koyuyor. Son iki fasikülde ise hikaye daha de değişik bir hal alıyor ve Rennie bu sefer arkadaşını kurtarmaya çalışıyor.

I Was A Fashion School Serial Killer‘e baktığınız zaman sizleri şaşırtacak “voov” dedirtecek bir çizgi roman olmadığını belirteyim. 6 fasikülden oluşmasıyla kısa sürede bitirilebilecek tadımlık bir çizgi roman olmuş. Çizgi roman boyunca hiç bir polisin veya dedektifin ortadan kaybolan insanları araştırmaması filan biraz inandırıcılığı sarsan öğeler.

Daniel Hillyard’ın çizimleri sayesinde seri sizi rahatsız etmiyor. Sahneler arasında ki geçişler, aksiyonlar ve tabi çizgi romanımızın içerisinde ki kan ve vahşet sizi rahatsız etmiyor. Bunu oldukça başarılı bir şekilde yaptıklarını söyleyebilirim. Yalnız baş karakterimiz Rennie Bethary’in çizimlerini beğenmediğimi söylemeliyim. Fakat Godreads’te yaratıcıların diğer çizgi romanlarına baktığınızda aynı tarzda olduğunu görüyorsunuz.

Eğer arkadaşlık, seri katillik ve modayla ilgileniyorsanız I Was A Fashion School Serial Killer‘a şans verebilirsiniz. Fasikül kapaklarından bazıları oldukça ilgi çekici fakat satın alma tercihini softcover’dan yana kullanmanızı öneririm.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir