
Vatican City İncelemesi: Kutsal Topraklarda Kıyamet Yankıları
Mark Miller’ın Dark Horse etiketiyle 2025 yılında yayınlanan üç sayılık Vatican City çizgi romanı kısa olmasına rağmen; insanlık, inanç ve hayatta kalma üzerine kısa ve etkili bir iş. Çizgi roman karanlık ve gotik bir atmosferde geçiyor. Mark Miller’ın yüksek konsept + düşük sayı formülü Vatican City çalışmasında da ortaya çıkıyor. Dini alegorilerin yanı sıra bol aksiyonlu bir vampir disptopyası okuyucuları bekliyor.
Dünya da her şey gayet normal bir şekilde devam ederken, bir gün vampirlerin saldırısına uğruyor. Kısa sürede Amerika ve büyük Avrupa ülkeleri vampirlerin şiddetine, acımasızlığına teslim oluyor. Vampirlerin bu kadar ulu orta saldırgan olmasının nedeni ise Vatikan’ın altında muhafaza edilen Gel Gorge-Eh adında ki kraliçelerine ulaşmak ve onu hayata döndürmek. Bunun için ilk fasikülde bir araştırma görevlisini ve ailesini rehin alıyorlar. Maalesef komşuları ise katlediliyor.
Amerika ve dünyada bunlar olurken Vatikan’da İsviçre’li genç bir pilot olan Guido Cavelti, muhafız olamak için görüşmede bulunur. Maalesef görüşme sırasında Vatikan’ı bekleyen tehlike adım adım gerçekleşmeye başlar. Bu sırada Vatikan’da onlarca turist gezinti amaçlı bulunmaktadır.
Vatican City’den bahsederken çizer Per Berg’den bahsetmemekte olmaz. Yağlı boya benzeri çizimleri atmosferi okuyucuya çok iyi yansıtmaktadır. Aksiyon sahneleri, tarihi doku sırıtmamaktadır. İlk fasikülde resmettiği Sistina Şapeli, insanların karanlık içerisinde ki umut kırıntılarını, vampirlerin gerçekleştirdiği katliamı sınırlı renk paletiyle başarılı bir şekilde okuyucuya aktarıyor.
Vatican City’de vampirlerin sadece kana susamış canavar yanını görmüyoruz. Organize, plan dahilinde, ritüelleri olan, emir komuta zincirine bağlı varlıklar olarak görüyoruz. Hatta baş kahramanımız Guido Cavelti ile pazarlık yaparkende soğuk kanlı duruşlarına tekrar tanık oluyoruz. Genelde resmedilen; sadece vahşet odaklı bir tasvir ile karşılaşmıyoruz. Bu da seride mantık arayanlar için olumlu bir faktör.
Mark Miller’ın yazarlığını bazı okuyucular arada sırada; fazla hızlı ilerleyen ve yüzeysel eleştirisi yapar. Vatican City’e bakacak olursak 3 sayılık mini bir seri. Çizgi romanı okumayan biri yine aynı kanıya düşebilir. Hatta bir özeleştiri yapmak gerekirse; ilk ön siparişe açıldığı zaman 3 sayılık bir mini seri çok yüzeysel olur diye abonelik başlatmamıştım. Fakat çizgi romanı okuyunca, 3 fasikülün gayet yeterli ve tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Buradan çıkaracağımız ders; önyargı kötü bir şeydir 🙂 Hikayenin kısa olması her fasikülde sizi yükseltiyor ve doruklarda dolaştırıyor. İlk fasikülde karakterlerin kısada olsa karakterlerin tanıtılması kısmında bu yükseliş diğer iki fasiküle kıyasla daha az olsa da, genel anlamda tatmin eden bir iş ortaya çıkmış.
Tek eleştirimiz ise final kısmına doğru olacak. Maalesef hikayeyi ilmek ilmek örerken büyük sonu hazırlayacak hata biraz ucuz kalmış. Spoiler olmaması için belirtmeyeceğiz fakat okuyucuya yani bu kadar basit bir hatada yapılmaz dedirtiyor.
Vatican City, bu kadar kısa fasikül sayısına sahip olsada, hem inanç krizleri, hem korkuyu başarılı şekilde başaran bir çizgi roman. Çizim kalitesi ve atmosferin özgünlüğü sizi içine çekmeye başarıyor. Sıkıcı veya hayal kırıklığı bir çizgi roman değil. Bir best of listesine girmeyecek olsada okunabilir çizgi roman. Zaten üç fasikülden oluşması, oku bitir açısına uygun olması dikkat çekiyor.
Hikayenin sonunda; vampirlerin gerçek olup olmadığına inanabilirsiniz. Fakat inancın her daim olduğunu okuyucuya gösteriyor.

